Bilir misin gardaş Gaziantep'i?
Ömür kervanımın geçtiği ildir
Bütün cihan duydu onun ününü
Düşmanın kör-pişman kaçtığı ildir
Matem tuttu şehrin toprağı, taşı
Sardı memleketi işgal ataşı
Yoklukla, açlıkla yaptık savaşı
Yokluğun yaralar açtığı ildir
Önce İngiliz'di, sonra Fransız
Yaktılar, yıktılar, bunlar vicdansız
Kanımızı döktü bu iki kansız
Şehitlerin şerbet içtiği ildir
Özgürlük sembolü, al-beyaz bayrak
Gülümser bizlere dalgalanarak
Hain barındırmaz bu kutsal toprak
Ermeni'nin kaçıp, göçtüğü ildir
İşgalciler gülle attı, top attı
Ufkumuzu, dünyamızı kararttı
Bağrımıza süngü battı, ok battı
Silahların ölüm saçtığı ildir
'Şahinbey” en önde düşmana karşı
Direniş başladı, salladık arşı
On bir ay vuruştu, köy, şehir, çarşı
Ölmek için yemin içtiği ildir
Genç-ihtiyar, çoluk-çocuk birlikte
Eşimiz yok bizim cengâverlikte
Görenler bizleri sandı şenlikte
'Şahin”in süzülüp uçtuğu ildir
'Karayılan” korku bilmez dik durur
Boş geçmez attığı hedefi vurur
Düşman baş edemez, çatlar, kudurur
Mermilerin hedef seçtiği ildir
Antep'te isimsiz binlerce yiğit
"Ya gazi olurum veyahut şehit"
Ecelle yaptılar böyle bir ahit
Canların canından geçtiği ildir
Her Antepli harpte yaman bir çete
O Antep ki! bedel iki devlete
İngiliz, Fransız denen illete
Onulmaz yaralar açtığı ildir
Ölmekten ağırdır bize yenilgi
Son nefese kadar sürdürdük cengi
O Antep ki var mı dünyada dengi?
Gök kubbenin çöküp, göçtüğü ildir
Bu topraklar mert olana yurt olur
Çetelerim kartal olur, kurt olur
An gelir ki, kefen giymek şart olur
Azrail'in kefen biçtiği ildir
Gazilik unvanı; Antep'in tacı
Acı tattırana, tattırdık acı
Hilal, yerden yere sürüdü Haç'ı
Haçlı'yı savurup saçtığı ildir
Gaziantep, kale gibi durursun
Sen ki, milletime büyük gurursun
Abdulhadi dilden dile duyursun
Dillerin lâl olup, sürçtüğü ildir