Bilinmezliklere doğru ürpertisiz bir yolculuk, damarlarındaki kan akışını dondursa; rüzgar savruluşuna çekilen kara bir perde, durmaksızın esecektir yüzündeki çizgilerin kederlerine.
Kimbilir kaç sözcük savurdun içine çekip bıraktığın sigara dumanının çizilmemiş motiflerinde.Kimbilir kaç beste oluşturdun içinde.Nedense suskunluğu ilke edindin, hep sustun.suskunluğunla anlatmak istedin haykırmak isteyipte haykıramadıklarını ve mimiklerinle bağırırdın aynalara.
Bu gece hatıra defterin sessizliğine ağlamış, döktürmüştü tarihin gevşek kollarına bıraktığın soluksuz gözyaşlarını.Pas tutmuş, hatıra defterinin kilidi açılmış,sessizliğine ses olmuş,anlatmıştı içindeki büyümüş aşkın, kıpırtısız yüzünü dünyaya.
Yıllar boyu, üzerini örtmüştün düşlerinin ve hep soluksuz, kuru gözyaşlarını bilinmezliklere saklamıştın. günlük tutar, suskunluğunu yazdığın satırların her harfine, tonlarca ağırlıkta soluksuz nefesinle yüklerdin...
Çalkalanmış duygularla yüklü için; kin, nefret, aşk,sevgi,mutluluk.mutluluğunu: yetiştirdiğin çiçeklerin, diktiğin fidanların canlı, kıpır kıpır sallanan yaprakların yüzüne gizler, aşkı sevgiyi de kalbinin derinliklerinde en temiz kanınla besler, kalbinin kapılarını hiç açmazdın.Kin ve nefretini ise tütün yapıp yakar ve kül olup kayboluncaya kadar, içine çekip hüznü şakaklarında hissederdin..
Attığın her sessiz adımlarında; çakıl taşlarını yaslara bürür, sokakları hüznün derinliklerinde boğardın. kimbilir; belkide sessizliğin, çığlıklarının en doruk noktasıdır. Sesini; tahtalardan yapılmış tabutun içine saklamış,toprağa gömmüş, ölümsüzlleştirmiştin sessizliğini.
Artık, vaktidir diyorum haykırmanın.Her şeyin sonu olduğu gibi, sessiz duruşların da bir sonu olmalı.Sus(ma) , anlat yüreğinde filizlenen,parlayan aşkı. Haykır insanlık alemine,sandıklara kitlediğin hayallerini.Kayıplar listesine ekleme onuda.Anlat anlata bildiğin kadar.suskunluğuna yastayım, duymak istiyorum sesini.
Bırak artık içindeki sessiz fırtınarı.Soluksuz gözyaşlarının içindeki gizemi, rüzgar savruluşlarına bırak.Aşkı bir kezde olsa nefesinle yudumla ve hıçkırıklarının gizemli perdesini arala...
Çığlığım;
Benliğime kayıp bir feryattır.
Suskunluğum; isyanlarla başkaldırışımdır.
İniltim; sana susayışımdır.
Haykırışım; eşek misali anıranlaradır.
Sokaklar duman duman tütüyor feryadına,
Martılar ağlıyor suskunluğuna,
Gül yaprakları dökülüyor iniltilerine,
İnsanlık yas tutmuş haykırış sesine.
Susma arkadaş!
Çığlık at dağ yamaçlarından,
Haykır insanlık alemine aşkını,
Gözlerinle anlat her şeyi,
Ha! susman mı gerek?
Sus,sus ki köpekler havlamasın.
Sus ki insanlık insan görsün...
Suskunluk çare olsa...Kimbilir belkide...