Bir mutluluk şarkısının, en iyimser kelimesinde, karamsarlığı hissedecek kadar yüreğinin burukluğunu sezmek; yaşayıp yaşamamak arasında mekik dokumaktır.
Son perdeyi oynarsın sahnede. Feci bir sonla biten, bir aşk romanının, baş kahramanlığını ve loş ışıkar altında, sessiz bir gölge oynu oynarsın.
Çapraz uyaklı bir şiir gibi, senle sevdiğinin arasında, sizi ayıran birkaç kelimelik bir satır olur. Ne kadar uyumlu olsanız bile, ayırmak isteyenler olur ve ayırırlar sizi.
Yüreğini kırbaçladığını anlarsın bir vakit. Hayal kırıklığna uğrar, şaşkınlık içinde geçmişine olta atarsın. Oysa oltan boş gelir. Diyeceğim şu ki; geçmiş geçmişte kaldı, gelecek benimdir deyip. Geleceğini; mutluluğun, aşkın en güzel rengiyle biçimlendirmelisin.
Geç kalmak diye bir şey yoktur. Sadece yapıp yapmamak,gidip gitmemek vardır. Bekleyen beklemiştir. Bekleyeni bekletmemek lazım deyip. Koşmalısın mutluluğa doğru. giden de gitsin, dönerse senindir, dönmezse bilki hiç senin olmamış demektir.
Son şarkıyı söylemek sana kaldı. İster mutluluğu seslendiren şarkılarda, karamsarlığı arayıp, karamsar olursun, istersen de karamsar şarkılarda; mutluluğu arayıp, mutlu olursun.İşlenmek,yeni motifler eklemek için sana bırakılır, hayata dair her ne varsa...