İşi verdim, ehil bir ustaya.
Benzet dedim, güzel bir saraya.
Dönderdi, yatalak bir hastaya.
Vezir değil, rezil etti usta.
Çayla, başımızda kaldı arada.
Yağlı yemekleri, var sırada.
Gözü doymuyor, aklı parada.
Geçimi, üstüme attı usta.
Ustanın çekici, bin paraya.
İşlerini koymaz, bir sıraya.
İş içinde, iş sokar araya.
Öte, beri, yelikiyor usta.
Keserinin ağzı, kabuk yolmaz.
Düşen çiviyi, eğilip almaz.
Bu fani dünya, sana da kalmaz.
Salınaraktan, gel bakim usta.
Eli titriyor, şakülü durmaz.
İpi, köşeden köşeye varmaz.
Terazisi, kendi gibi kurnaz,
Doğru ölçüp, eğri yapar usta.
Ararsan, bulamazsın işinde.
Yalan dolanır, çürük dişinde.
Dili de, haklı çıkma peşinde.
Geveleyip de, yutamaz usta..
Gözü görür, ama aklı ermez.
İşçi çalıştırır, para vermez.
Yırtık cebine, bir kuruş girmez.
Elini bağrına, vurur usta.
Yaptıkları söylemekle bitmez.
İşi biter, malzemesi gitmez.
Vebali alan, murada yetmez.
Kendi kendini, bitirir usta.
Her yerde, iyi usta aranır.
Kime sordumsa, senden karanır.
Muhtaç olan, şeytana yaranır.
Bunu, bilirsin, değil mi usta?
Hâkim de, adına yemin verdi.
Onun da vardı, elbette derdi.
Hiç olmaz mı, ustaların merdi.
Namertlik, bir nam değildir usta.
Akıl yetmez, ustanın işine.
Paksoyumun da, etti döşüne.
Birkaç tekme, sallayın leşine.
Kefeni bile, görmesin usta.