Ey Anamur,
Kim bilir nasıldır baharın,
Yayılmıştır yine ovana,
Sarı, sarı, mis kokulu nergislerin,
Açmıştır yine şebboyların,
Evlerin balkonlarında.
Yeşermiştir dağların,
Çam sedir kokuyordur yine,
Burcu, burcu,
Seni kucaklayan, ormanların,
Kim bilir nasıldır, yaylalar,
Göçler başlamıştır gayrı oralarda,
Erken kalkıp, davranın demiştir,
Davranın, demiştir,
Kıl şalvarlı, yörük ağaların.
Yollardadır yine,
Arkası, kuzulu sürülerin,
Barcın' a doğru, giderlerdir,
Kıl şalvarlı, o yörüklerin,
Kimi at üstünde, kimi eşekte,
Kimi de, hala develerle.
Boy vermiştir, ekinlerin,
Coşmuştur, suların,
Belki de taşmıştır, dragon çayın,
Ve püfür, püfür esiyordur,
Portakal çiçeğini, okşayıp gelen,
Nergisleri, koklayıp gelen,
Meltem yelin, ve rüzgarların.
Kim bir, nasıldır,
Ovana yaslanan, yeşili kucaklayan,
O masmavi, ak deniz,
Görür gibiyim, uslu çocuklar gibi,
Süzülerek, uyuduğunu,
Ve ilk, bahar güneşinin bağrında,
Çam ormanların, karşısında,
Usul, usul yalarken,
Sahildeki incecik kumunu.
Salın be, Anamur salın,
Sevilmek en çok senin hakkın,
Sen doğanın incisi,
Sen Türkiye'nin en güneyindeki,
Mersin'in güzel ilçesi,
Kim bilir ne çok vardır,
Senin, sevdalın.
Yüksel Şanlı er
15 Mart 2010-03-15