Gümüş tabakamı, çıkarıp açtım,
Kaçak bir tütün sardım, incecikten,
Onu kava çakmakla vurdum yaktım,
Derince bir nefes aldım sevinçten.
Hem soğuk, hem ayazdı dışarısı,
Her nefeste buğular sarmıştı camı,
Verdiler oradan, bir bez parçası,
Sildim gördüm, o uzun selvi çamı.
Derin,derin şöyle bir of,of çektim,
Yaşlarım doldu yaşlı, gözlerime,
Geride kalan günlere dalıp gittim,
Kimse bakmadı, benim yüzlerime.
Baktım karşımda durur, kale dibi,
Sakız selvi ağaç dolu, mezarlık,
Sıra,sıra mezar pek çok kum gibi,
Baş uçlarında, & takılmış nazarlık.&
Başladım kara, kara düşünmeye,
Ben de yaşlıydım, gidecektim ora,
Vuslat günü mecburum görüşmeye,
İnşallah ahiret de, & düşmem dara.&