Ölüler şehri musalla.
Taş duvar bir ev,iki kat üstünde iki göz oda,
Tam karşısında, taşlarla sakızlarla dolu görünen yassı kaya,
Yaşlı bir adam oturur orada, yalnız ve tek başına o odada,
Elinde sarma cigarası, gözleri dalmış bakar durur o karşıya.
Oturmuş pencerenin önündeki, her zamanki yerine,
Yerinden hiçbir zaman, kaldırılmayan minderine,
Kapısını çalsan, hırsız olsan bile haberi olmaz neyine,
Duysa da kalkıp bakmaz saten ne sana ne de gelene,
O gözlerini, dikmiş bakar durur karşıdaki musallaya.
Hep aynı yerde oturur, üç aydan beri hep orada,
Günün yarısından fazlası geçer hep burada,
Arada bir çıkıp gelirse birileri içeri,
O da ya yemek getiren, akşamdan akşama gelen torunu,
Ya da haftada bir yoklayan, çamaşır getiren evli kızı o da.
Onu da,şu nakıs kocası şayet yollarsa.
Ah o pencereden bakarken, ne düşünürdür bir bilsek,
Hangi duygular içindedir o, bir öğrensek,
Ama durun,durun.......
Sormaya ne hacet, o saten belli,
Dikkatle gözünü kırpmadan, baktığı yere siz de bakın yeter,
Çünkü orası, ölüler şehri musalla.
Tütünün biri bitmeden, biri sarılır tabakasından,
Biliyor ‘musunuz, dede Yadigârı önündeki o tabaka,
Bilmem kaç yıllık, atadan kalma.ve.gümüş!
Taşa vurup yakar kavını o da ağaç kabuğundan olma.
Yaktın mı çok güzel kokar, yeter ki yelle de salla,
Ama bu gün ne sallıyor, ve de kokmuyor o,
Başka zaman olsa, keyfinden sallardı durmadan,
Ve sonra, şöyle bir burnuna çekip koklardı kavını,
Ama bu gün yapmıyor, artık eskisi gibi neşesi yok da.
Neden yapsın! neden,neden.
Tek düşündüğü yer var,o da camdan gördüğü musalla,
Sakız ağacı ve taşlar dolu, ölüler şehridir o musalla.
Üç ay önce kaybetmiş, kendi gibi yaşlanmış eşini,
Sıra bende diyor içinden,karşıdaki musalladaki sakızlığa bakıp,bakıp,
Sonra ezan, okunuyor karşıki minareden bazen öğle bazen akşam,
Yavaşça doğruluyor o, sigarasını küllükte bırakıp,
Kılıyor namazını, her zamanki yerinde,
Yatıp kalkıp.
Ve sonra el açıyor, oturduğu yerinden,
Başını çeviriyor yana, aklı duada gözleri ölüler şehri musallada,
Gözlerinden dökülüyor yaşlar boncuk,boncuk da,
Allah'ım diyor, Allah'ım yeter benim rezil olduğum,
Beni de al onun yanına, beni de gönder şu musallaya.
Ne gariptir ki,şu Allah'ın işine bakın,
Bu rezilliği ölünceye kadar çeken, kimdir dersiniz,
Bu özlemi duyan,yalvaran ölmeyi isteyen kimdir bilir' misiniz,
Onu son günlerinde rahat ettiremeyen, ona destek veremeyen,
Benim gibi bir vefasızın, bir evladın babası o,
Affet,beni,affet beni af et baba,
Yattığı yer bilirim, ölüler şehri musalla.
A Yuksel Şanlıer