Mezara kadar.
Ben hayatımda, iki kez ağladım,
birincisi, doğarken,
diğeri ise,
hayatımın değiştiği andı,
diğerleri yalandı,
fakat gerçeğinde çok ağladığım.
İlkinin nedeni belliydi,
dünyaya gelmek istemeden,
o da kaderimden,ve elimde olmadığından,
ikincisi nedendi, söylemem,
işte o da benim sırrım,
söyleyemem,
o sır ki,
mezara kadar, gitmeliydi,
ve öyle de olacak.
o sırrı kimse bilmeyecek
Kimse nedenini, bilmemeli,
onun,
bilmemeli,
hangi nedenden ağladığımı en çok,
bilmemeli, çünkü o bir sır
kimi diyecek,
o mutluluktan ağlardı,
kimi diyecek, o heyecandan ağlardı,
ama, kimse,
o asıl gerçeğin ne olduğunu bilemeyecek.
İkincisi, hep sır kalacak,
bende,
değiştiremediğim,
bir kaderin sırrı olarak.
göz yaşımı gören dahi,
neden ağladığımı bilemedi ve de bilen olmayacak,
oysa o gün,
makus kaderimin değiştiği andı,
düşlerimin, hayallerimin tutsak olduğu bir zamandı,
hayallerimin
kaderin eline teslim olduğu bir andı.
Göz yaşlarını,
tutsak yüreğime akıtmıştım oysa o gün,
ve hep ağlamıştım,
içimdeki o kahrolası açıklayamayacağım sırrımdan,
kadere isyan edip ağlamıştım,
kimsenin, bilmediği sırra,
bir kadere, için,için göz yaşı dökerek,
hep ağlamıştım, ağlamıştım,
o gün
hiç değişmeyecek acı dolu bir hayat
beni beklerken,
yolda.