Bir yer vardı,
Anadolu dediğim,
Gençliğimde karış,karış gezdiğim,
Toprakları zengin,
İnsanları dürüst çalışkan,mutlu
Misafirperver dediğim.
Değişti Anadolu ‘m,
Eskisi gibi mutlu değil insanları,
Sanki benim gibi yaşlandı Anadolu,
Tıpkı benim gibi,sessiz boynu bükük insanları,
Geçim sıkıntısı ağır basmış,
Toprakları çoraklaşmış,
Yağmıyor eski yağmurlar karlar,
Eskisi gibi boy atmıyor sarı başaklı buğdaylar,
Topraklar ağlıyor yalnızlığa terkedilmiş,
Birer,birer terk etmiş gitmiş sahipler,
Eskisi gibi bakanı yok kalanlarsa üç beş yaşlı,
Ağlıyor Anadolu'm,
Bakanı kalmamış.
Bol,bol ormanları vardı eskiden,
Güneş girmezdi dibine,
Suları coşkun ırmaklar taşkın akardı,
Coştu mu coşardı soğuk su akan pınarlar,
Karpuzlar çatlardı içinde bal gibi,
Kavun karpuz çok olurdu,
Nerde şimdi o eski kavun karpuzlar,
Tadından vaz geçemediğimiz bal gibi kavunlar,
Yok,yok,
Şimdi rengi güzel fakat tadı yok,
Çünkü yetiştiren yabancı,ekilen tohum yabancı,
Çok versin diye basıyorlar zehri ilacı,
Ne tadı kalıyor,ne kokusu çünkü aslı yabancı.
Her şey değişmiş Anadolu'da her şey değişmiş,
Yetişen sebze meyve değişmiş insanlar değişmiş,
Eski sözüne özüne sadık,insanları yok,
Gelmiş yerine yalanı dilin kemiği yok bilen,
Gelmiş yerine menfaat uğruna,kalleşliği yapabilen,
Bir sürü insanlar,
Ne misafirperverlik kalmış,
Ne eski geldin mi,Tanrı misafiri diye açılıveren kapılar,
Ne de gülen yüzler kalmış,
Bir dokunsan bin ağlar olmuş insanlar,
Değişmiş Anadolu,tıpkı benim gibi,
Sanki o da yaşlanmış.