-I-
Nasıl da uğulduyor rüzgar çamların arasında,
Dallar üzgün direnmeye çalışıyor,
Hayat yaşam kavgası değil mi onun için,
Aralrından geçiyor dereler,suları köpük,köpük,
Deniz kudurmuş,vurdukça vuruyor kıyılara,
Neden kızdıysa,saydam taşlara
Korkuyor çamların zavallı dalları,kimi kırık,
Kimi direniyor rüzgara.
-II-
Ve ben,yüksek bir tepeden bakıyorum,
Altımda buz kesmiş bir taş üstünde ben,
Dinlediğim tek ses dalgalar ve bir de, çamların ıslık çalması,
Ve bir de arada bir kanat çırpan martıların kanat sesleri.
Tam bu sırada düşerken önüme kozalaklar,
Korkuyla bakıyorum yukarıya,
İşte o arada süzülerek geliyor bir ışık vuruyor gözlerime,
Çok seviyordum burayı çok,
Tek isteimdi, ölümümden sonra da bu çamların arasındaki,
Küçücük mezarlığa gömülüp, ebediyen karşımdaki denizin
Kıyıları nasıl dövdüğünü, ve rüzgarın baş ucumda uğuldamasını,
Arada bir ıslakla çaldığı nağmeleri dinlemeyi,
Ve birde yanıbaşımdan geçip sevgilisine kavuşan derelerin şırıltısını dinlemeyi,
İlelelebet.
Ama olmadı ramak kaldı, oraradaki isteğime ama olmadı,
Çok görüldü bana o topraklar,çamların gölgesi denizin yosun kokusu,
Çok görüldü o uğuldayan çamlar,
O kıyılarını arada bir de olsa usulca tokatlayan dalgalar,
Çok görültü martı kuş sesleri baş ucumda duyulması,
Güneşin dallar arasından bana gülümsemesi ve,
Deniz kaplumbağalarının, gece yarısından sonra kıyılara yavrularını kovalaması, çok görüldü,
Şimdi çok uzaktayım ve orayı düşlüyorum,o günü yaşıyorum,
Nasıl da,çok tu kapluğa yavruları, nasıl da koşuyordu denize doğru,saki yanıbaşındaki annesi değil de, denizdi gerçek annesi sevgilisi,
Nasıl da,toplyıp atmıştım avuçlarımla onları sevgilisinin kucaklarına üçer beşer.
-III-
İşte ben o kıyıdaki tepeden seyreden
Topraktaki arkadaşlarımı, arıyorum ve onları orayı özlüyorum,
Benim sevgilimdi orası, her şeyimdi,
Bana can veren yalnızlığımı paylaşan hayat arkadaşımdı orası,
Orada dökülürdü gökten yıldızlar denizin üstüne,
Oradan seyrederdi, dans eden yaamozlar gözlerimi,
Orada dinlerdi, kuşlar şarkılarımı,
Ve orada bulurdum gerçek dostluğunu tabiatın,uçsuz bucaksız,
Masmavi gök yüzünün saflığını berraklığını,
Ve sonra orada dosttu bana, arada bir kızan mavi deniz,
Köpük,köpük dalgalarıyla, arada bir çarşaf gibi uykusuyla.
-IV-
Ben o toprağın çocuğuyum,
Ben,o çamların uğultusuyum,
Ben,güneşin geceki mehtabın sevgilisi yıldızlardan yön bulan yolcusuyum,
Ey tabiat,ey mavi deniz bak ben burdayım,
Sen yoksun yanımda, ben öksüz sen öksüz olmaz ki böyle,
Seni mehtapda kim seyreder şimdi, senin dalga seslerini kim dinler benim gibi,
Sana kim koşar, her akşam vakti kim kucaklar öper benim gibi,
Yine dövürmusun kıyılarını,
Yine yalıyormusun, incilerini pırlanta elmaslarını ey sevgili,
Yine kucak açıyor musun, yavru kaplumbağalara gecenin bir yarısında,
Dolun ayda,
Kalmak isteyip de kalamadığım, tepedeki çamların altında yatan dostlar,
Arkadaşlık ediyor mu sana benim gibi,
Ama sanmıyorum, hiç kimse benim kadar dost olamazdı sana,
Hiç kimse, sana şarkı söylemezdi kıyılarından,
Hiç kimse kucaklayamaz senim benim kadar içten,
Öpemez de seni, çünkü sendin benim sevgilim,sendin benim aşkım,
Bilirdin sevdiğimi, ve beklerdin beni he akşam,gelip öpecek diye,
Bilirdin benim, sana şiirler yazdığımı,
Bilirdin.
-V-
İşte böyle dostum,
Şimdi sen nasıl mahsunsan, ben de öyleyim,
Ne senin kıyılarını dövdüğünü duyabiliyorum,
Ne de kıyındaki çam ormanlarındaki, rüzgarın uğultusu ve çamların ıslığını,
Duyabiliyorum.
Duyabildiğim tek şey, şehrin gürütüsü,
Arabaların, korna sesleri ve insanların kalabalık çığlıkları,
Pazarcıların, üç kuruş için geçim derdi adına haykırışları,
Ben seni özlüyorum, seni ve seni seyrederken çisem çisem yağan yağmurun,
Beni ıslattığı anı özlüyorum,
Ve hala orada olduğunu bildiğim, sana tepeden bakan çamların altındaki,
Sessiz doslarımın, sana bakışını özlüyorum hatta kıskanıyorum,
Ve onların yanında olamadığım için kahroluyorum,
Kıskancımdan çatlıyorum.